Sayfalar

4 Haziran 2011 Cumartesi

bucak aşireti hakkında bilgiler kökeni geçmişi ve sedat bucak ile bağlantısı


Bucak aşireti



  1. bucak aşireti, köken olarak diyarbakırlı olup, 200 yıl kadar önce diyarbakır'dan siverek'e göçmüş olan bir topluluktur. cumhuriyet'in kuruluşundan sonra şeyh sait isyanı sırasında, cumhuriyet'ten yana tavır almış ve isyancılara karşı savaşmışlardır.

    bucaklar, atatürk zamanında, ismet inönü zamanında ve 27 mayıs darbesi'nden sonra üç kez sürülmekten kurtulamamışlardır. ancak, şeyh sait isyanından bu yana devletin yanında yeralmışlardır. 27 mayıs'tan sonra aşiretin lideri celal bucak ve sedat bucak'ın babası hakkı bucak, yassıada'da bir süre tutuklu kalmalarına rağmen siverek'teki iktidarlarını muhafaza etmişlerdir.

    şanlıurfa'nın siverek ilçesinde 1980 yılı öncesinde de aşiretler arası çatışmaların yaşandığı bilinmektedir. dolayısıyla siverek, pkk ve kuk gibi iki kürtçü örgütün aşiretleri yanlarına alarak olayları tırmandırmaya çalıştıkları bir yöredir.

    bucak aşireti köken olarak "zaza" olup, demokrat parti zamanından bu yana t.b.m.m.'de temsilci bulundurmaktadır.

    sedat bucak, amcası mehmet celal bucak'ın ölümünden sonra, bucak aşireti reisi olmuştur.

    şanlıurfa milletvekili sedat edip bucak'ın reisliğini yaptığı "bucak aşireti" siverek ve hilvan ilçelerine büyük ölçüde hakim olup, aşiret içerisinde kayda değer bir ayrılık - hizip bulunmamaktadır.

    pkk'nın şanlıurfa ve siverek'e verdiği önem ve bu alanda hakimiyet sağlama arayışlarına paralel olarak 1993 eylül ayından itibaren bucak aşiretinin de 350 - 400 civarında mensubunu silahlandırdığı bilinmektedir.

    pkk'ya karşı sürdürülen mücadelede eylül 1993 tarihinden itibaren tamamen devlet yanında yer alan aşiretin, siverek ve hilvan'da 1000 civarında korucusu bulunmakta olup, bunlardan 350 kadarı devletten maaş alan "geçici köy korucusu" statüsündedir.

    çoğunlukta olan ve devletin izni ile silah taşıyıp, görev yapan korucular ise, "gönüllü köy korucusu" olarak sınıflandırılmaktadırlar. ayrıca, aşiretin özel koruma olarak adlandırılan silahlı mensupları da bulunmaktadır. özel koruma ve gönüllü korucular devletten maaş almamaktadırlar.

    sedat bucak'ın 1993 eylül ayından itibaren siverek'e bağlı köyleri tek tek gezerek, pkk mensuplarını barındırmamaları uyarısında bulunduğu, yöredeki ikinci büyük aşiret olan izol aşiretinin de bucaklar'ın kararını benimseyerek silahlandıkları mevcut bilgilerdendir.

    bucak aşireti liderliğinde başlatılan bahsekonu çalışmalar, bölge halkında, aşiret mensuplarının güvenlik kuvvetlerinin kontrolü dışında hareket edebileceği endişesini doğurmuştur. bazı eski suçlu ve işsizlerin bucak grubuna sızdığı iddiaları, zaman zaman bazı mahallere gereksiz yere ateş açılması, halk üzerinde korku ve panik yaratmıştır.

    sedat bucak devlet güvenlik güçleri ile yakın işbirliği içerisinde aşiretini silahlandırmış, muhtelif tarihlerde siverek'teki evinde yetkililerle toplantılar gerçekleştirmiştir.

    aralık 1993 ayında yine siverek'teki evde yapılan bir toplantıda; sedat bucak, korkut eken'e kısa bir brifing vererek, devletten özellikle roketatar ve benzeri güçte silah istediğini dile getirmiştir. keza sedat bucak, il jandarma alay komutanı alb. seral saral'dan da jandarma bölgesinde "illegal adam alma yetkisi" istemiştir. anılan, ayrıca pkk faaliyetlerinin diyarbakır / çermik'te yoğunlaştığı, çermik'e de müdahale etmek istedikleri, ancak çermik jandarma bölge komutanlığı'nın bucaklar'a zorluk çıkardığını, benzer olumsuzlukların viranşehir ilçe jandarma bölge komutanlığı ile de yaşandığını belirtmiştir. bunun üzerine alb. seral saral ve korkut eken bu olumsuzlukların süratle halli için girişimde bulunacaklarını taahhüt etmişlerdir.

    mezkûr dönemi müteakip siverek ve çevresinde pkk'ya önemli darbeler vurulmuştur. ancak bölgede mahalli güvenlik güçlerinin operasyonları tamamen bucak aşiretine devretme eğilimine girmesi, operasyonların aşiret ileri gelenlerince planlanması ve uygulanması, bölgede devlet kontrolünün zayıflamakta olduğunu da ortaya koymuştur.

    bilahare aşiret mensuplarınca ilçe merkezinde gelişi güzel ateş açılması, bazı şahısların güvenlik güçlerinin bilgisi dışında evlerinden alınıp, sorgulanmaları, 29 kasım 1993 tarihinde siverek'de bazı işyerlerinin bucaklılar tarafından taranması, 7 aralık 1993 günü siverek yakınlarında iki teröristin ölü ele geçtiği olayda yakalanan ve yer göstermesi gereken hatun taşkaya adlı milisin, bucaklılar'ın otosunda trafik kazası sonucu 3 aşiret mensubu ile birlikte ölmesi, bucak aşiretinin bölgedeki kırvar aşireti, karakeçili aşireti gibi diğer aşiretleri de hakimiyeti altına alma girişimleri, bucak aşiretinin kontrol dışı gelişimini ortaya koyar mahiyettedir.

    aşiretin siverek bölgesinde pkk'ya karşı etkin olması, aşirete bazı ayrıcalıkların tanınmasını beraberinde getirmiştir. kaçakçılığa adı karışanlara müsamahalı davranılmış, silah talepleri büyük ölçüde yerine getirilmiş, hatta havaya ateş ederek yaptıkları gövde gösterileri hoşgörü ile karşılanmıştır.

    keza, bucak - devlet ilişkileri mahalli üst düzey temaslarla sınırlı kalmamış, zamanın emniyet genel müdürü mehmet ağar ve ohal valisi ünal erkan ile çok samimi ilişkiler geliştirilmiştir. (raporda aşiret reisinin siyasi ilişkileri nedense zikredilmemektedir.)

    diğer taraftan, aşiret mensuplarından uyuşturucu ve silah kaçakçılığına adı karışanların sayısal olarak fazlalığı dikkat çekmektedir.

    dönem içerisinde, bucak aşiretinin korucu başlarından adil akpirinç adlı şahsın, şanlıurfa emniyet müdürlüğü narkotik şube ekiplerince yüklü miktarda eroinle yakalandığı öğrenilmiştir. (17 kasım 1997, radikal gazetesi)

    ancak, tüm yakalanmalarda konu aşiretten uzak tutulmakta, bireysel faaliyet olarak yansıtılmaktadır. esasen bu tavrın dışına aşiret yapısı itibariyle, çıkmak mümkün olmamaktadır.

    aşiret ile pkk arasında husumet doğması ve çatışma çıkmasının, ideolojik olmaktan ziyade, pkk'nın aşiret dokusunu bozar tarzda propagandaya yönelmesi ve aşiretten "vergi" adı altında yüksek miktarlarda para talep etmesinden kaynaklandığı belirtilebilecektir.

    bucak aşireti korucuları, 1993 son dönemi itibariyle polis veya jandarma ile pusu faaliyetlerine katılmaya başlamıştır. ayrıca aşiret mensupları, kendi aralarında haberleşmeyi sağlamak amacıyla merkezi sedat edip bucak'ın evi olmak üzere telsiz sistemi oluşturmuşlardır.

    "bucak aşireti korucubaşı bedir yiğitbay'ın ocak 1997 itibariyle çevresinde yaptığı konuşmalarda "bucaklar devlettir, devlet onlara hiçbir şey yapmıyor, aşiretin himayesindeki iki kişi siverek / çaylarbaşı - susık (bükeç 09-72) köyünde bulunmaktadır. devlet soruşturması da bir şey yapamaz" şeklinde beyanda bulunduğu yolunda duyumlar alınmıştır.

    ayrıca siverek'teki kejan aşiretinin reisi ahmet kıran'ın, bahçelievler katliamı ve topal cinayetine adı karışan haluk kırcı'nın sedat bucak'ın evinde saklandığını ve kendisine yeni bir kimlik hazırlandığını açıklaması (21 ekim 1997, radikal gazetesi) üzerine, evinin bir bölümü dyp'li siverek belediyesi'nce yıktırılmıştır. (1 kasım 1997 milliyet gazetesi).

    (kejan aşiretinin kırvar aşireti, ahmet kıran'ın da ahmet kırvar olduğu değerlendirilmektedir.)

    bu durum, aşirette yer alan şahısların kendilerini ayrıcalıklı gördüklerinin bir göstergesi olarak belirtilebilecektir.

    öte yandan, bucak aşireti ileri gelenlerinin devletten toplu veya aylık para aldıkları hakkında bir belirlememiz mevcut değildir. gönüllü korucular da aşiretten para aldıklarını kesinlikle beyan etmemektedirler.

    ancak, aşiret gelirlerinin özel ve gönüllü korucuların istihdamında kullanıldığı bir vakıadır. başka bir deyişle aşiret, varlığını ve yapısını muhafaza için pkk ile yaptığı silahlı mücadeleyi devlete çok iyi pazarlayabilmiş, yasadışı davranışlarlarını da bu sayede örtebilmiştir.

    susurluk olayını müteakip devlet kuruluşları nezdindeki itibarı bir ölçüde sarsılan bucak camiası ile yöresel ilişkilerin daha ihtiyatlı sürdürüldüğü gözlenmektedir.

    bunun yanısıra, güneydoğu anadolu projesi (gap)'nin devreye girmesi ile birlikte toprak ağalığından vazgeçmek isteyen bölgedeki aşiret reisleri, artık sanayi tesisleri kurma yarışına girmişlerdir.

    gap, bölgedeki aşiretlerin toplumsal rolünü de değiştirmeye başlamış, aşiretler ve reisleri artık sahip oldukları köy sayısı ve arazilerinin büyüklüğü ile değil, kurdukları sanayi tesisi sayısı ile yarışır duruma gelmişlerdir.

    bucak aşireti reisi ve dyp şanlıurfa milletvekili sedat edip bucak'ın kardeşi murat bucak da, özelleştirilen bir teneke fabrikasını satın alarak sanayiciliğe başlamıştır.

    bu durum, yüzyıllardır bölgede birden fazla köye ve onbinlerce dönüm araziye sahip olarak bilinen bazı aşiret reislerinin, yatırımlar nedeni ile köylerini terk ederek, "ağalıklarına" son verip, çeşitli merkezlere yerleşmelerine neden olmuştur.

    yukarıdaki satırlarda; "devletten maaş alan 340 - 400 geçici köy korucusu, devletin izni ile silah taşıyan gönüllü köy korucusu, ayrıca aşiretin özel koruma olarak adlandırılan silahlı mensupları ibareleri ile sedat bucak il jandarma alay komutanı albay seral saral'dan jandarma bölgesinde 'illegal adam alma yetkisi' istemiştir cümlesi, bölgede güvenlik güçlerinin operasyonları tamamen bucak aşireti'ne devretme eğilimine girmesi, operasyonların aşiret ileri gelenlerince planlanması ve uygulanması, bucak aşiretinin bölgedeki kırvar, karakeçili gibi aşiretleri de hakimiyeti altına alma girişimleri, kaçakçılığa adı karışanlara müsamahalı davranılması, silah taleplerinin büyük ölçüde yerine getirilmesi, aşiret mensuplarından uyuşturucu ve silah kaçakçılığına adı karışanların sayısal olarak fazlalığı, korucubaşı adil akpirinç'in yüklü miktarda eroinle yakalanması" gibi ifadeler bucak aşireti'nin durumunu yansıtmaktadır.

    aşiret ile pkk arasında husumet doğması ve çatışma çıkmasının, ideolojik olmaktan ziyade, pkk'nın aşiret dokusunu bozar tarzda propagandaya yönelmesi ve 'vergi' adı altında yüksek miktarlarda para talep etmesinden kaynaklandığı iddaa edilmektedir.
     
    (theturx, 10.12.2006 19:17)
  2. başta otopark mafyası olmak üzere suç örgütü kurmak, kasten silahlı yaralama, işyeri ve oto kurşunlama, nitelikli yağma, işletme hakkına el koyma, uyuşturucu gibi suçların işlendiği 32 ayrı olaydan dolayı 28 kişilik bucak operasyonu'nu ile ankara'da korku yaratan şebekeyi çökerten polis, ilginç görüşmeler tespit etti.

    1 yılı aşkın süredir dinlediği telefonlarda başta sedat bucak, veli küçük olmak üzere korkut eken, asker ve sivil görevlilerin isimlerinin geçtiği görüşmelerde şebekenin ilişkileri ortaya çıktı. dinamit lokumundan, jitem kimliği ve polis telsizine, tabancadan av tüfeğine pek çok malzeme ele geçirildiği ve 21 kişiden sadece 3'ünün tutuklandığı operasyonda, bucak aşiretini sıkıntıya sokan ve dosyaya giren ise şu görüşmeler oldu:

    -3 nisan 2006 saat 17.58
    veysi ç. ile ismet arasında geçen görüşmede ismet: askerlik şubesindeki işini hallettim, askerlik şubesi komutanına buzdolabı alacağız.

    -19 mayıs 2006 saat 20.03
    sevda ç. ile serhat komiser arasında geçen görüşmede sevda: 70 milyarlık alacak konusunda hep beraber bi toplanalım, halledelim.

    -25 mayıs 2006 saat 18.55
    veysi: salatada çıkan kavga ne oldu, 10 kişiyi topla sende onları patakla.
    mustafa: önder çok küfür etti ama salatadakiler karşılık vermediler, bahadır yüzünden kavga çıktı.
    veysi: sen o zaman mehmet'i döversin, bahadır dövmesin.

    -26 mayıs 2006 saat 16.55
    veysi: mehmet'i bu gece dövün, ayrıca döverken senin güvendiğin adamın ta a..k. demenizi istiyorum, çünkü bir sistem var onu uygulayacağız.

    -26 mayıs 2006 saat 17.00
    veysi: tolga, ali ve dükkandaki çocukları sana gönderiyorum, mehmet'i dövün, ayrıca bahadır söyleyeceği lafı unutmasın, güvendiğinin a.k., adam lazımsa daha gönderiyim.

    -18 haziran 2006 saat 21.01
    x erkek: kapıda silahlı biri var mı?
    erkan: var.
    x erkek: gelirlerse sıksın.

    -5 temmuz 2006 saat 20.03
    oğuzhan: eyüp sana bir şey söyledi mi, 200 milyarlık bir alacak var onunla ilgili.
    sevda ç: kimin
    oğuzhan: izmir'de borçlu burada, ben eyüb'e ayar veriyim koparma yaparız, sevda: aynı gün uçakla gider geliriz
    oğuzhan: önden koparma yapalım
    sevda: adana işi gibi anladın mı
    oğuzhan: bizim eczacıların işi ne oldu
    sevda: adam pazartesi günü buraya gelecek borçlarına karşılık ne verebilirse verecek, eczacı kabul ederse biz de fitiği alırız.

    -12 temmuz 2006 saat: 16.31
    sevda ç. ile fanta lakaplı murat o. arasında geçen görüşme
    sevda: köpekçi bülent'i tanıyormusun, can isimli bir şahıs var rusların işine bakıyor, can bilkent'te abinin yanına geldi, abide bana söyledi, köpekçi kızları zorla dövüp s., sen bir görüş bana bir dön.

    -13 temmuz 2006 saat: 15.05
    xerkek: biz yusuf bak hele biz şeyin yanına gittik ekmekleri almıyormuş o adam, veysi ç: o zaman döv o adamı, daha sonra vur
    x erkek: yüksel abigil bir şey demesin
    veysi ç: bir şey demez sen vur onu
    x erkek: tamam o zaman ben hallediyorum.

    -24 temmuz 2006 saat: 15.35
    x erkek: çıldıracam evrak kırdırmaya çalışıyoruz onu da beceremiyoruz, çek yok yakın tarihli sağlam senet var
    sevda ç: senle bir görüşelim
    x erkek: parayı bir ayarlayım öyle görüşelim
    sevda: s. et parayı ben paradan da vazgeçtim, sen bu arkadaşların işini nasıl çözeceksin nasıl ödeyeceksin
    x erkek: borcu 30 yıl takside bölerek ancak ödeyebilirim, başka türlü işin içinden çıkamam
    sevda: bahçeli 1.cadde de benim cafe m. isimli bir kafem var saat 5'te orda görüşelim, artık sen benimle muhatap olacaksın, gelirken evrakları da getir, onlara da bir bakalım.

    -17 ağustos 2006 günü 17.08:
    hasan: abi ben senin hakkında bir şey söylemedim niye bana küfür ediyorsun,
    sevda ç: benden karı istediler diyormuşsun, lan bizim sözümüzü bi ankara değil türkiye biliyo, sen bizi arızaya bağlıyon, ben şimdi senin dükkanına gelsem he, kime gidersen git ister polise ver ister savcıya ver, benim bir günüm gider ondan sonra ankara'da yaşabilecek misin hasan efendi seni bu ankara'da yaşatan sevdanın karısını s., yanıma gel konuşalım
    hasan: abi ben şimdi çekiniyorum yanına gelmem abi.

    -8 eylül 2006 saat:19.16
    sevda ç. ile aysu arasında geçen görüşmede
    sevda: hıdırlıkta yunus ekiplerinin uygulamasına takıldık, arabada veysi'nin silahı ve jitem kartı var, işi halletmek için bahçeli'den veysi'nin gelmesini bekliyorum.

    -17 eylül 2006 günü saat:23.11:
    melih: mert benim arkadaşım bir sıkıntısı var onu bir dinle
    mert: ben iş adamıyım, arasıra maddi olarak sıkışıyorum çek kırdırdırıyorum, 85 bin ytl'lik çeki kırdırmak için arkadaşım ahmet'den yardım istedim, ahmet de aracı olarak urfalı ibrahim diye birine çeki kırdırmış, ama şu anda çeki ödeyemiyorum, ibrahim de beni ve arkadaşımı sıkıştırıyor ve tedit ediyor, urfalı ibrahim şu anda iskenderun'da konuşmak için buraya çağırdık
    sevda: sen kafanı yorma ben şimdi ararım onları.

    -21 eylül 2006 saat 17.07
    sevda: baba ne yapıyorsun, o o. çocuğu var ya a. k. bebesi, bir kötülük yapmam lazım abi
    veysi: bize yakışmaz
    sevda: başka birini musallat edelim
    veysi: birinden 40 milyar yolumu buldum
    sevda: kimden
    veysi: sadık'tan, i. bir milyon para varmış, bir arabanın devri vardı alamadı ben aldım arabanın devrini benim adıma vermiyorum gelince konuşuyoruz
    sevda: bu sülalede sen bir numarasın, büyüyüp imparatorluk kuracağız, sen de başına geçeceksin.

    -21 eylül 2006 saat 20.59
    mustafa: fantanın aracılığı ile serhat'ın 200 milyarlık çek işini halledeceğim, karşılığında 10 milyar alacağım, bunun 1 milyarını fanta'ya harçlık verelim,
    veysi: niye verelim i. ben onunla konuşurum, bir harçlık veririm
    mustafa: senin şanına yakışması lazım, en az bir milyar vermek lazım
    veysi: önden 1-2 milyar avans alsan
    mustafa: işi halledemezsek ayıp olur
    veysi: kaçmıyoruz halledemezsek geri veririz

    -9 kasım 2006 saat 20.05:
    ömür: adam ılımlı biri, ödeyeceğini bana söyledi
    sevda: sen kararını ver biz ona göre davranalım a. s.
    ömür: gerek yok ama beni sahipsiz sanmasınlar abi.

    -10 kasım 2006 saat 00:10
    oğuzhan k, umut ve güvenlik görevlisi arasında geçen görüşmede
    umut: giremiyorum içeriye problem çıkartıyor arkadaşlar
    oğuzhan: eee dün vurmuşlar adamları a. k.
    umut: kim vurmuş, ne bilim ben kim vurmuş
    oğuzhan: yav ver o güvenliği, güvenliği ver güvenliği
    güvenlikçi: alo
    oğuzhan: la değişti meğişti ayaklarını geçin ya ne değişmesi, niye almıyorsunuz adamı
    güvenlikçi: abi şöyle izah ediyim ııı
    oğuzhan: ne izah edeceksin
    güvenlikçi: benlik bir şey yok yani
    oğuzhan: ya senlik, kellik özkanlık, özgürlük kim olursa olsun kafamızı bozmayın işte yoksa bakın bak sedat bucak'ın emrini uygularız haaa, gelir orayı başınıza yıkarız, kaşınmayın. adam müşteri gelmiş içecek niye almıyorsunuz, niye almıyorsun sen bana onu söyle
    güvenlikçi: abi benlik bir şey yok dükkanı..
    oğuzhan: kemal'ı çağır bana kemal'ı çağır
    güvenlikçi: tamam bir saniye, bir saniye
    oğuzhan: çabuk haydi
    umut: he kirve
    oğuzhan: kemal'i çağırttırdım
    umut: tamam, tamam, kirve!
    oğuzhan: hee
    umut: tamam açtılar kapıyı
    oğuzhan: açsınlar tabi gelirsem s. onları.


    2 ve 3'üncü bölümde suç içeren konuşmalar

    konuşmaların 2 ve 3 bölümünde ihaleye fesat karıştırmak ve türk ceza kanunu'nun 301. maddesine ilişkin suç içerdiği ifade edilen konuşmalar yer alıyor.

    -26 kasım 2006 saat:16.22
    x erkek: senin bu pavyoncu vardı ya onu tombalada yakaladık sen bunu paket edin dedin ya ben ismet, ümit adamın kolunu bacağını kırdık, onlar da benzinlikte silah sıktı, ama adam senin gönderdiğini bilmedi
    rıfkı: yanlış yapıyorsunuz.

    -29 kasım 2006 saat 22.42
    veysi ç: bilkent'te otoparktaydım şimdi eve geldim, eve gelince telefonu kapatıyom, acil bir şey olursa eda'nın numarasından ararsın gece
    erkan: ya sen kalkmış diyon ki
    veysi: yarın konuşuruz o meseleyi mafya vari işlere onbuçuktan sonra bakmıyorum.

    -4 aralık 2006 saat 19.50
    veysi ç'nin eşi: nerde kaldın
    veysi: bir adamın kafasını kırdık ya tahir isimli urfalı bir avukat
    eşi: tolga ile benim arabamı eve gönder kendininkini al

    -24 aralık 2006 saat 03.51
    erkan y.'ye ait telefonu kullanan bozan ile nurettin arasında geçen görüşmede bozan: dört beş adam alasın, el bombası da al, hemen ankara'ya yola çık, rıfkı abinin haberi olmasın, burda birinin a. s.
    nurettin: emrin olur abi, sabah 8 gibi orada oluruz.

    -24 aralık 2006 saat 03.56
    erkan y.'ye ait telefonu kullanan bozan ile nurettin arasında geçen görüşmede nurettin: kimi getiriyim abi
    bozan: kimi alırsan gel, ankara'nın a. k.

    -27 aralık 2006 saat 03.42
    serkan: ümit abigil bebeyi arabaya almışlar, elvankente doğru götürüyorlarmış, bende gidiyorum iki tane vurayım mı abi
    mustafa: tamam ağzına iki tane yapıştır i.
    serkan: tamam abi vuruyum i.

    -27 aralık 2006 saat 03.59
    önder: a. k. oğlu, berşan vanlı vural ile tartıştı
    mustafa: vursaydın
    önder: zaten vurdum abi duvara yapıştırdım, bahadır da peşimden zıpladı, bizi görünce şahin denen g. geldi, elinde silah sanki vuracak gibi, toramangil aldı çocuğu

    dinlendiklerini biliyorlardi
    -16 temmuz 2006 günü saat 12:46
    sevda: he sen kendinle karıştırma beni sen kendin zaten halletseydin kendin halladerdin anladın mı, onun var ya çocuklarını s. benim telefonumu da kim dinliyorsa da dinlesin lan yeter artık seni yüzünden de bir ton da deşifre olduk be
    umut: senedi peki ne zaman alabiliriz götürüp adamlara verelim
    sevda: senedi de yarın akşam alırız veya salı günü sabahtan alırız imzası... adamlara olur mu umutcuğum
    umut: tamam ben de o zaman adamlara salı günü sabahı getiriyorum diyorum
    sevda: he çözülüyor de bir de silah bulamadığım için özür dilerim babacığım size de öldüremedim bu i. de
    umut: yok zaten ben o işi halledecem o ayrı
    sevda: hah oh iyi duyuyonuz de mi tc hükümeti a. k., bir cezaevi gör de bir kendine gelirsin
    umut: ya sen benden yana mısın ondan yana mısın
    sevda: eee senden yana nasıl olim la bizi s. telefonda neler konuşuyorsun bizle ya

    -17 temmuz 2006 saat 11:38
    sevda ç.'nin n.ö'e gönderdiği sms: sen bana borçlusun emniyete gitmezsen senin a. k.
    aynı gün saat 12:14
    sevda ç.'nin n.ö'ye gönderdiği sms: tokatçi emniyete git hangisi olursa beni ara, memurlari yormadan ben oraya gelecegim p.

    -18 temmuz 2006 saat 03:54
    sevda ç.'nin n.ö'ye gönderdiği sms: tokatçi a. k. beni tc polis ve savciliktan ara a. s. p. senin güvendiğinin çocugunu s. bana olan borcunu ödeyeceksin

    -19 şubat 2007 saat 22.54
    ali: eskişehir yolu ihalesi için serdar müdürle konuşacak ve ne gerekiyorsa yapacaz
    oğuzhan: ama fazla uzamasın hemen yapalım

    -26 mart 2007 saat 12.54
    ali: saitle görüştüm, çankaya ilçe müdürlüğüne diğer adamlarda proje götürdü, bende şimdi saiti aradım, saitin senin mutlaka bu adamla gidip o adamın önünü kesmen lazım dedim, sait de tamam bugün mutlaka görüşüp arattıracam dedi, haber bekliyoruz
    oğuzhan: bu konuya sait ne dedi
    ali: hayırlı olsun bunu bil dedi, ben de bu işler imza atmadan olmaz dedim, proje görüşüldü sait'in devreye girmesi lazım, biz alttan idare ediyoruz ama yukarıdan da destek gelmesi lazım, ben sait'i aradım o tamam dedi
    oğuzhan: boş bırakmayalım
    ali: tabi ya bu kadar ucuna gelmişken

    -26 mart 2007 saat 14.02
    ali: serdar la o arkadaş geldi, ben bir görüşme yaptım bu arkadaş 20 tane okulun servis işini yapıyor yıllardır, çalışa çalışa buralarla arasının iyi olduğunu bunların alttan ayarlama yaptıklarını yarın ise proje ile beraber bir dilekçeyi bu okula vermelerini söyledi, çankaya müdürü şube müdürünü aradı, gelecek projeyi ve dilekçeyi bize gönderin diye talimat verdi, bu hafta içinde sıcağı sıcağına projeyi hazırlayacam, mesut'la gidip o çocukla okula vereceğiz
    oğuzhan: öbür taraf nerden şey yapmış hemen
    ali: o zaten bizden önce vardı ama onu bir yerden mahkeme kararıyla çıkarmışlar onu da bizimkiler çıtlatmışlar aşağıya çankaya müdürüne mahkeme kararıyla çıkarıldığını tamam mı ben şimdi dosyayı hazırlayacağım bugün yarında verecez, tamam sen sait'i ara mutlaka bugün gönderttir en büyük yerden de aratsın yani.

    -26 mart 2007 saat 16.48
    sait: ben çankaya ilçe müdürüyle görüştüm, problem yok, bana herhangi bir evrak gelmedi gelse de zaten geri çeviririm dedi
    oğuzhan: gelecek ama karşı taraf da dosya vermiş haberin olsun
    sait: biz gerekeni söyledik, ali abiye de aynısını söyle ben bugün görüştüm yarın da görüşürüm öbür gün de görüşürüm
    oğuzhan: sen içeriyi bitir bende dışardan dosyayı sokturayım, bugün yarın böyle üstünde durmamız lazım artık.

    -26 mart 2007 saat: 17.51
    oğuzhan: saitle konuştum herhangi bir problem yok, karşı taraftan evrak gelmediğini, gelse de müdürün evrakı geri yollayacağını söyledi
    ali: bu işleri telefonda değil de sait'in adamı bi öğle yemeğine götür, göz teması sağlayalım

    -29 mart 2007 saat 12.13
    oğuzhan: siz karşı tarafa hiç kar suyu kaçırmadınız mı, demediniz mi bucaklar
    ali: yok canım ben söyledim zaten direk söylemektense serdal'a söyledim. serdal bil dedim, bura ya bucakların olacak ya hiç kimsenin bunu bil dedim, yani sonra bana şey yapma dedim alttan alttan verdim, yani şey yapmadan hadiseyi biliyorsun tehlikeyi sonra dedim, türkiye'de de duramazsın dedim.

    -aynı gün saat 12.17
    oğuzhan: bize yardımcı olacak sait'in telefonu çekmiyo
    ali: sait'in bana bir emare göstermesi lazım
    oğuzhan: ben bir ayar verecem, büyüklerimizden biliyoruz siyaset yalan üzerine kurulur, son dakika golü yeriz ama bu saatten sonra üstünde duracağız, karşı tarafı bizden tanıyan olursa adam direk dosyayı çekerse zaten bir şeye gerek kalmaz, her şey güzellikle alttan sopa gösterecez
    ali: testi kırıldıktan sonra olmaz. 



    mynet

0 yorum:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Powered by Blogger