BDP'nin Diyarbakır'da desteklediği bağımsız milletvekili adayları 70 bin kişinin katıldığı miting düzenledi.
Adaylardan Şerafettin Elçi, 'Kendi kaderimizi tayin hakımız var" diyerek, "Biz kendi özyönetimimizi istiyoruz. Biz özgür bir halk olarak, kendi özgür irademizle dilimizle bu coğrafyada egemen ve kendimizi yönetmek istiyoruz" dedi.
BDP Genel Başkan Vekili Hamit Geylani, demakratik özerkliği anlatarak, "Kürt tarafının çözüm projesidir, statü biçimidir. Olmazsa olmaz kırmızı çizgimizdir. Kimsenin korkmasına gerek yok" dedi.BDP'nin destekleği bağımsız milletvekilleri Diyarbakır'da miting düzenledi. Mitinge, BDP Genel Başkan Vekili Hamit Geylani, yardımcııs Filiz Koçali, bağımsız milletvekili adayları Şerafettin Elçi, Leyla Zana, Altan Tan, Nursel Aydoğan, Emine Ayna katılırken, cezaevinde bulunan Hatip Dicle ile yaklaşık 70 bin kişi katıldı.Kürtçe müzikler ve PKK marşlarının çalındığı miting alanına, gelenler tek tek polislerin kontrol noktalarında yapılan aramalardan geçirildikten sonra alana alındı. Hava sıcaklığı nedeniyle baygınlık geçirenler olurken, miting alanında Abdullah Öcalan fotografları taşındı. Mitingde konuşmalar sürerken meydanın orta yerinde duran Mobese kameralarının takıldığı direğe çıkan bir genç, kameraları tekmeleyerek kırdı.
ELÇİ,'AKAN KAN DURSUN'
Bağımsız adaylar adına konuşan Şerafettin Elçi, Kürtlere zulmedenlerin, Kaddafi ve Esad’a öğüt vereceklerine gelip bu halkın sesine kulak vermesi gerektiğini söyledi. Kürt halkının arzularının yerine getirilmesini isteyen Elçi, "Amed Kürtlerin gururu, yarın umududur. Bu meydanda Kürtlerin iradesi meydana çıktı. Kürtler demokratik sivil barış alanına dönmek istiyor. Bu hareketin önderi olan sayın Öcalan çok açık ve net ifade ediyor Öcalan ne diyor '16 yıldan beri silahlı mücadeleyi demokratik mücadeleye dönüştürmenin çabası içindeyim' Bu sese kulak verin. Gerillalarda 'biz onurlu bir barış sağlanırsa dağdan inmeye hazırız. Halkımızın arasına sivil mücadelemizi vermeye hazırız' diyor. Biz diyoruz ki, demokratik hak arama yollarını açın. Akan kan dursun, anaların yüreklerindeki ateş sönsün. Siz ise durmadan bu halkı savaş alanına çekmek, kışkırtmak için ne mümkünse onu yapıyorsunuz" dedi.
'KENDİ KADERİMİZİ TAYİN HAKKIMIZ VAR'
Dağların kuytularına çekilen PKK'lılara operasyon yapıldığını ifade eden Elçi, polisin halkı provoke etmek için gereksiz ylere halkın üzerinde baskı kurduğunu ileri sürdü. Başbakanın barışı korumak istiyorsa askeri operasyonları durdurmasını isteyen Elçi şöyle dedi:
"Polisleri hizaya getir. Biz siyasi statü istiyoruz. Neden biz tarihimizle, coğrafyamızla, biz bu ülke üzerinde çoğunluk olmamızla dilimizle, ulusal kimliğimizi sahiplenerek BM ölçülerine göre bir halkız. Halk statüsüne sahibiz. Dünyadaki halkların sahip olması gereken hakkı istiyoruz. Ne bir adım geri ne ileri. Eşitlik istiyoruz. Öfkeli gençler arkanızdan fırtına çocuklar geliyor. Bizlerle barışı kurmazsanız fırtına çocuklarla barışı kurmakla yol alırsınız. Vakit erkenken aklımızı başıma toplayalım. Bugüne kadar uygulanan yöntemlerle Kürtleri öldürmekle yok edemezsiniz. Bir öldürürsünüz bizimkiler bin doğarlar. Şehitler kürt halkının tarihinde yerini aldı. Siz, gençlerimizi cezaevinde çürümeye mahkum ederken. Onların başını eğemezsiniz onları ıslah edemezsiniz. Cezaevlerine benim gibi gidenler, çelik gibi çıkıyor. Cezaevinden daha bilinçli donanımlı yürekli olarak mücadeleye güç katıyorlar. Bu halkı açlıkla terbiye edemezsiniz. Bu halk onuru için hayatını vermeye hazır iken iki lokma için şerefini satmaz. Kürtlerin taleplerinde aşırılık yoktur. Biz kendi özyönetimimizi istiyoruz. Biz özgür bir halk olarak, kendi özgür irademizle dilimizle bu coğrafyada egemen ve kendimizi yönetmek istiyoruz. Bu bizim mücidimiz bir yönetim modeli değil. Biz uluslar arası meşruiyet çerçevesinde kalarak haklar talep ediyoruz. BM’nin siyasi ve medeni haklar sözleşmesi diyor ki halklar kendi kaderlerini belirleme hakkına sahiptir. Kürtlerin ezilmesinin en büyük nedeni birlik olmayışıdı. Biz ittifakın adımını attık. Bazılarının uykusu kaçtı. Bu birliği daha da geliştireceğiz. Irak Kürt bölgesine gittik. Kucaklaştık. Anlaşmaya vardır. Kürdistan genel konferansı adı altında bir genel konferansın düzenlenmesi kararını aldık. Herhangi bir ülkedeki Kürt kendini yalnız hissetmeyecek. Mücadelesinde diğer parçalardakilerin gücünü yardımı hissedecektir. Merak etmeyin çekinmeyin, özleminizi çektiğiniz Serok Apo’da bir gün aranıza gelecek. Barışın tesisi için bu zorunludur. Herkesten fazla çaba sarf ediyor. Bunun için elverişli uygun bir ortam yaratmak zorundasın"
ERDOĞAN'A CEVAP
Elçi, Başbakan'ın 'akli selim' halini kaybettiğini savanarak, Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır mitinginde BDP'ya yönelik sözlerine sert yanıt verdi. Erdoğan'ın sivil ittiatsizlik eylemlerini 'faşizan' olarak nitelendirdiğini kaydedin Elçi, şöyle dedi:
"Başbakan sen dünyanın hangi demokratik ülkesinde sivil itaatsizilğin faşizan eylem olarak nitelindirildiğini gördün. Yoksa senmi faşizan diktalığa yöneliyorsun. Sanki, bizleri aptal yerine koyar gibi asimilasyon sona erdi. Biz çoluk çocuk değiliz. Asilimasyonun sona ermesi için ana dille eğitim zorunludur. Ana dil ile eğitim ülkeyi böler diyor. Sizin demokrasi geçmişiniz yok geleneğiniz yok. Demokratik kültürü benimsemiş insan değilsiniz. Ama biraz sağa sola bakın. Dünyanın neresinde ana dille eğitimin o ülkeyi böldüğünü gördün. BM'nin aldığı kararla çocukların eğitim hakkı tanınmıştır. BM dünyadaki ülkeleri bölmek içinmi tanıdı bu hakkı. Kürt çocuklardan esirgenmesinin haklı mantığı var mı? Başbakan haddini aşarak Kürtlerin diline el uzattı.Kürttlere zerduşi dedi. Elbette İslamiyetten önce her milletin dini vardı. Dinle meşgul olan herkes bilirki semavi dinlerden önce bütün dinler arasında semavi dine en yakın olan zerduşiliktir. Kürtlerden, Araplardan sonra Müslüman olan ilk halktır. Dininde bağlı kaldı. Sen Kürtlerin dinine dil uzatma hakkın yok. Biz kimin kim olduğumuzu biliriz. Atalarının kaç yıl önce Müslüman oluduğunu biliriz. Dün Müslüman olanların, Müslüman olan kürt halkının dinine dil uzatmak gücünüzü aşar. Dini konuda drers almak isteyenler gelsin bizden ders alsın. Camilerin protestosu..bizim camilere protesto etmek gibi bir derdimiz yok. Bizim camilerimizdir. Biz camilerimizi devletin resmi ideolojisinin propqaganda haline geterenlerden temizlemek isityoruz"
HİZBULLAH'A CAĞRI: SİZİ KULLANMALARINA İZİN VERMEYİN
Korkuculara, Hizbullah'a ve dindarlara çağrıda bulunan Elçi, "Siz bu halkın evlarısınız.gelin bir an önce bu kara lekeyi alnınızdan silin. Halkınızın arasına katılın. Bizi bölmek isteyenler din unsurunu aleyhimize kullanıyorlar. Dindarlık istiyorsanız bu halktan daha fazlası yok. Bu halkın murşitleri şeyhleri var. Din alimi istiyorsanız bu halkın din alimleri var. Gelin Müslüman olun. Ama müslümanlık görevini yaparken bir elinizle dile bir elinizle halkınıza sarılın. Bu ikisini birliket yürütün. Başkasını sizi alet ederek halkın aleyhine kullanmasına müsaade etmeyin. Biz sizin temsilciniz olalım. Dindar olarak ne sorununz varsa bize getirin savunalım" dedi.
AB VE ABD’YE: KÜRTLER VEFASIZLIĞI UNUTMAZ
Elçi, Avrupa Birliği ve ABD'ye de bidr kaç söz söylemek isetdiğini söyledi. AB'nin söz konusu Kürtler olunca kendi değerlerine sahip çıkmayı bir kenara bıraktığını iddia eden Elçi, "AB gelin kendi değerlerinize sahip çıkın. Sizin değerleriniz Kürtler içinde geçerli olması için Kürtlerin haklı davasına destek verin sahip çıkın. ABD, büyük olmanın şanı adil ve mazlumun yanında olmaktır. 1999’ta Clinton TBMM’de önemli bir söz söyledi. ‘Kürtler doğuştan sahip olmaları gereken haklara sahip olmalılar’ ABD’ye çağrı yapıyorum. Bill Clintinon gösteridği yolda Kürtlerin sahip olması gereken imkanlara sahip olması için destek verin. Kürtler vefasızlığı affetmez. Dostluğu unutmaz. Çektiğimiz sıkıntılardan sonra elbette bizimde barışımız gelecektir. Biz hakkı ve haklıyı savunuyoruz. Kendinize ve bize güvenin zafer bizimdir" diye konuştu.
KOÇALİ: 25 BÖLGEYE RAZI OLUN YOKSA ÖZERKLİK
BDP'nin Genel Başkan Yardımcısı Filiz Koçali ise, Diyarbakır'ı isyanın ve özgürlüğün başkenti olarak tanımladı. Bu günkü mitingle 12 Haziran'a değil, 15 Haziran'a hazırlandıklarını ifade eden Koçali, Kürtlerin 30 yıldır dişiyle kazandığı kazanımların AKP'nin tehditi altında olduğunu ileri sürerek şöyle dedi:
"12 Haziran’dan sonra ya bu kazanımlarımız demokratik özerklikte dahil anayasal güvenceye alınacak ya da biz AKP’nin anayasasına karşıyız.Biz büyük bir gücüz. Bu topraklarda ulusal birlikler adına önemli adım atıldı. Ya siz halkların iradersini tanırsınız, yada biz bu iradeyi size tanıttırırız. Erdoğan yeni anayasa dediğine bakmayın. Ağzına değişmez maddelerle ilgili tek cümle kurmadı. Sadece içi boş yeni bir anayasadan bahsediyor. Halkların eşit olmadığı bir anayasa biz asla razı olmayacağız. Yeni anayasa bizim katılımımızla demokratik olabilir. Biz faşist dikta değil, demokratik cumhuriyet istiyoruz. Türkiye 25 özerk bölgeye ayrılsın. Eğer bunu kabul etmezseniz o zaman Türkiye iki bölgeye ayrılır. Biri merkeziyetçi, vesayetçi rijim altında ezilen batı Türkiye, biriside demokratik özerk Kürdistan.15 haziran yaklaşıyor iki yol var. Ya çözüm, birlikte çözeceğiz. Ama eğer bunu yapmazlarsa bilsinler ki Hopa'dan Amed'e, İstanbul'dan Şırnak'a her yer direniş alanı olacak. Bunu bilsinler. Çözüm çok kolay. İmralı'da sayın Öcalan'ın koşullarını düzeltsinler, Öcalan'ın adımları çözüm için şanstır. Onunla görüşymek istiyoruz. Silahlı güçlerde, bu ülkenin aydınlarıda çözümün koşulları için görüşymek istiyor. İmralının koşullarının değişmesi lazım.Bizi terör örgütü ilan etmesi boşuna değil. Seçimlerden sonra partimize operasyon olacağını biliyoruz. Dağdaki savaşı kentlerde kaybettiler. Kürtler korkuyu çoktan yendi. Evlatlarını sınır ötesinden mayınlı araziden alacak kadar korkuyu yendi. Biz iyisinede kötüsünde hazırız. İyisi başımızın gözümün üstüne."
BDP Genel Başkanı Hamit Geylani de mitingde bir konuşma yaptı. Geylani, “Yüreğimin başkenti Amed halkı binlerce kez selam olsun sizeö diyerek konuşmasına başladı. Başbakan Erdoğan’ın Hakkari ziyaretini hatırlatan Geylani, “Oy toplamaya gitmişti ama çöp topladı. Hakkarililere ‘Ya sevin ya terk edersiniz’ demişti ama Erdoğan terk etti" dedi.
GEYLANİ: Pİ SAYISIYLA ÇARPIP İADE EDİYORUM
BDP’li belediyelerin çalışmadığı iddiasına tepki gösteren Geylani, belediyelerin halka hizmet ettiğini belirterek, "Erdoğan’a soruyoruz, polislerin kirini ve zehrini kim temizleyecek? Yıllardır Kürdistan’da kan akıyor, annelerin gözyaşı dökülüyor. Bunları önce Erdoğan temizleyecek" dedi.
Başbakan Erdoğan’ın Diyarbakır mitinginde partilerine yönelik sert eleştiriye cevap veren Geylani, şöyle dedi:
"Uzun diliyle zehir saçtı. 'Benim dilim devletin dili statükonun dili değildir’ dedi. Yalana bakın yalana. Erdoğan’ın zehir saçan o sivri dili Kürt dil özgürlüğüne uzanan devletin savaş dilidir. Bütün savaş dilleri lal olmaya mahkum olmuşlardır. Bu savaş dilini sizler siz susturacaksınız. Bugün değil yarın en yakın zamanda susturacaksınız. Savaş uçaklarını helikopterlerinin gölgesinde ve kendisine teslim olan medya ordusu ve güvenlik ordusu eşliğinde sefere geldi ama zafere ulaşamadı ulaşamaz da. Selahaddin Eyubilerin Ahmed-i Hanilerin, Melaye Cizirilerin kemiklerini sızlattı. Bu değerleri sızlatmak Erdoğan’ın haddi değildir. Siz sızlatmayacaksınız. İnançlara, dinlere dil uzatması o sivri dilden dökülen zehrin sonucudur. ‘Kürt halkı Apoyu peygamber bilmiyor ama milyonlar onu halk önderi olarak biliyor ve seviyor"
Erdoğan’a seslenen Geylani, "Kürtlerin değer yargılarından ve inançlarından kutsal geleceklerinden elini dilini çek yoksa o dil ve o el incitilir. BDP’ye ‘terörist’ demek siyasi ahlaksızlıktır. Onu söyleyen siyaseten teröristtir. Hakkettiği son sözde bu olsun. Hakaretleri ‘Pi’ sayısıyla çarpıp Erdoğan’a iade ediyoruz" dedi.
'STATÜ BİZİM İÇİN OLMAZSA OLMAZDIR'
12 Haziran’dan sonra yeni bir anayasa, Hakikatleri Araştırma ve Adalet Komsyonu’nun gerekliliğine dikkat çeken Geylani, "En önemli vazgeçilmemiz demokratik bir anayasada ülkenin yönetim biçimi, yani yerel yönetimlerin nasıl özgür yönetimle halkın hizmetinde olacağıdır" diyerek demokratik özerkliği anlattı. Geylani, "Kürt tarafının çözüm projesidir, statü biçimidir. Olmazsa olmaz kırmızı çizgimizdir. Kimsenin korkmasına gerek yok. Çözüm projemiz bir devlet projesi değildir, devleti parçalamak da değildir, tüm korkulardan arınarak toprağa gömelim. Bu proje sadece Kürt coğrafyası için bir proje de değildir tüm Türkiye içindir. Türkiye sisteminde tartışma empati diyalog ve ortaklaşma kültür yoktur" dedi.
Geylani, Öcalan ile sürdürülen diyaloun sadece devletle değil, PKK, BDP ve tüm çevrelerle sürdürülmesi gerektiğini söyledi.
Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’nun Ahmed Arif’in şiirlerini okumasının Ahmed Arif’in kemiklerini sızlattığını belirten Geylani, konuşmasını Nazım Hikmet’in "Akın var akın, güneşe akın, güneşi zapt edeceğiz, güneşin zaptı yakın" dörtlüğü ile bitirdi.
dha
0 yorum:
Yorum Gönder